Güz Ormanı Tarihçesi in Meleran | World Anvil
BUILD YOUR OWN WORLD Like what you see? Become the Master of your own Universe!

Remove these ads. Join the Worldbuilders Guild

Güz Ormanı Tarihçesi

*Her şeyin olduğu ya da hiç bir şeyin olmadığı birbirinden farklı zamanda ki kimse neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bilemeyecek…*   Düştü Güz Ormanının ilk tohumu toprağa, zira adı bile yoktu o zamanlar, geleceğini bilmeyen yeni bir ruh olarak. Sabahın ayazında doğdu tek başına, bilinmeyen bir zamanda ve bilmediği bir yerde. Bildiği tek şey var olduğuydu ve bu da ona yeterdi zaten.   Varoluş… Gelecekte diyarın haşmetini yansıtacak, ırkları kendine hayran bırakacak güz ormanının ilk varlığı. Rivayete göre sona kadar orada kalacak. Zira şu an hala orada.   Zaman nehri aktı, beraberinde sürüklediği onlarca taşla beraber. İlk olan büyüdü. Başlarda varlığı ona yetiyordu; ama zaman geldi, yalnızlık çekmeye başladı. O yalnızlık hissini tattığı gibi yeni bir tohum düştü toprağa. İlk olan şevkle izledi yeni tohumu. Önce filizlendi yavaşça, sonra büyüdü. O büyürken yeni yeni tohumlar düşmeye başladı. İlk olan sevinçten ne yapacağını şaşırmıştı. Etrafına onlarca belki yüzlerce tohum düşüyor, bir o kadarı da hızla büyüyordu. Bir gece de oldu orman. Rivayet edildi ki gidişi de bir gecede olacak, ilk olan hariç.   Yıllar geldi, geçti. Bir nehrin akıntısı gibi… Ağaçlar kendi aralarında muhabbetleriyle, eğlenceleriyle, şarkılarıyla geçirdiler birçok zamanı. Derken bir gün bir ses duydular. Bu ses daha önce ne o diyarda ne de evrende başka bir yerde duyulmamıştı. Şimdilerde buna “gülmek” diyorlar. Ağaçlar baktılar oraya. Küçük bir şey çekti dikkatlerini. Sonra duydular hala unutamadıkları o sesi, o zamandan bu yana kulaklarında yankılanan. “Bu, diyarınıza verdiğim en büyük armağanlardan biri. O artık sizin himayenizde,” Doğa Tanrısının sesi dört bir yanında yankılanın ağaçların, kadim ormanın.   İlk Math’natal Elf’leri böyle girdiler diyara Güz Ormanından. Onlar ki hem Doğa Tanrıçası, hem Ses Tanrıçası, hem de Yaşam Tanrısı tarafından kutsanmıştılar. Orman yetiştirdi onları. Bir erkek ve bir bayan Math’natal. Birbirlerini buldular ve sevdiler. Math’natal Elf’lerinin kökleri…   Orman onları, onlar ormanı sevdi. Ormanla beraber var olan her şeyi sevdiler, sevdirdiler kendi çocuklarına. Sonra, yıllar sonra Doğa Tanrısının sesi yeniden yayıldı ormana, bir uçtan diğer uca, en derinlere kadar. Ve ikinci armağanını verdi diyara, hayvanları… Math’natallar onları da sevdi. Hatta o kadar sevdiler ki kendilerinden biri saydılar onları, hayvanlarda Elf’leri… Derken nicesini…   Elf nüfusu zamanla arttı. Diğer ırklardan haberdarlardı. Artık kendi şehirlerini yapmak istiyorlardı. Yaptılar da… Güz Ormanı’nın derinlerine, kendileri getirmedikçe hiç kimsenin bulamayacağı bir yere inşa ettiler şehirlerini, Math’natal’ı. Bu diyar görüp görebileceği en güzel şehir yükseldi haşmetli Güz Ormanında.   Orman, Elf’lere o kadar bağladı ki kendini, kimi zaman Math’natal hakkındaki hurafelere inanıp şehrin hazinelerini gasp amaçlı gelen çetelere karşı bir kaç ağacını feda etti. Feda edilen her bir ağaç, ormanın ruhlarından birinin eksilmesi, hayata veda etmesi demekti. Bu sevgi karşılıklı olarak zamanla daha da gelişti.   Orman, tarihinde hiç, büyük bir savaş barındırmadı. Bundan sonrada barındırmaması için Elf’ler ve ormanın ruhları birlikte çalışmaya devam ettiler.   Evet, orman büyülüydü o kadim ruhu ile… Doğanın Tanrısının kendine verdiği büyüyle, her türlü olayda kendini onarmak için harekete geçerdi. Kötüleri ve kötülükleri ise hiçbir zaman kendi içinde barındırmazdı.   Elf’ler onun için ağaçlar, yani evlatları gibidir. Tıpkı hayvanlar gibi. Kış döneminde dahi hayvanlar, ağaçların onlara olan sıcak tavrı sayesinde kışı zorluk çekmeden atlatırlar.   İyilik ve yaşam dolu Güz Ormanı… Yüzyıllardır ayakta ve hala dimdik…

Remove these ads. Join the Worldbuilders Guild

Comments

Please Login in order to comment!