Albarona

'Var' olan her şeyin başlangıcı gibi bu hikaye de aynı şekilde hiçlikten başlıyordu. Zamanın ötesinde, nesillerin uzun kollarının bile erişemeyeceği bir uzaklıktaki bu hiçlik adı verilen gerçeklikte başlamaktaydı bu hikayenin minik olarak algılanabilecek başlangıcı. Kitap yazar Algrum, tanrıların tanrısı ve eskilerin başı ise aynı şekilde bu hiçliğin içinde doğacaktı. Belki de her zaman var olmuştu. Ya da hiçbir zaman var olmamıştı. Bu zaman ve mekan kavramından uzak, dünyaları değiştirebilecek minik bilgi kırıntısı bir kum tanesi kadar basit ve küçüktü. Fakat bu bilgiye sahip olan kişiyi mutlak bir güç beklemekteydi.   ''Algrum, rivayetlere göre ve antik Primoid tapınaklarına göre en eski tanrıdır. Aynı zamanda şu anda bulunduğumuz evrenin yaratıcısı da aynı şekilde O'dur'' dedi uzun ve parlak saçlara sahip, üzerinde Laruzan'ın sembolünü kutsanmış, kırmızılı beyazlı bir cübbe bulunduran ulu rahibe konuştuğu insanlara bakarak. kendisi oldukça genç olmasına rağmen aynı zamanda bilge ve tecrübeliydi. Elinde yanından ayırmadığı, üzerinde aynı cübbesinde olduğu gibi Laruzan'ın sembolünü bulunduran bir kitaptan minik bir yazıt okuyarak.   Evet, işte Albarona'nın bu minik başlangıcı bu şekildeydi. Adı üstünde bu sadece bir başlangıçtı ve bu başlangıç kadim bir iradesi olan üstün bir varlık tarafından oluşturulmuştu. Lakin bu sadece minik bir kıvılcımdı. Asıl başlangıca sebep olan etkiden çok bundan sonraki nesiller, canlılar ve bunların oluşturdukları olaylar zinciri önemliydi. Çünkü bu kıvılcımın esas tanımını sadece bu olayların kendileri açıklayabilirdi. Bu tarihin ta kendisiydi. Kuzey okyanusunun ortasında, ortalama boyutlarda olan, oldukça sıradan bir adanın tarihi bu mütevazi görünümünün aksine oldukça kudretliydi. Öncelerde Merablro adına bulunmuş bir ticaret adasından, güçlenen ve kendi minik devletini kurmuş olan kudretli bir adaya dönüşüvermişti. Burası artık maceracıların, ticaretin ve eğlencenin merkezi, ana ini olarak bilinmeye başlamıştı. Burası 'Sözlerin Adası' olarak da bilinen Kalkandağ olmuştu. Albarona'nın dört bir yanında ziyaretçilere maruz kalan Kalkandağ'ın geleceği bütün olarak tarihi nasıl etkileyecekti? Burada kahramanlar, hainler, kötüler, krallar ve hatta kudretli tanrılar çıkabilirdi. Burası herkes için bir başlangıç çizgisi olabilecek potansiyele sahipti. Motivasyonu derin okyanuslardaki güçlü bir girdap misali kendisine çekiyordu. Para, güç, şöhret, iş, sihir, bilgi... Bütün bu motivasyonlara, amaçlara ve düşlere geçit veren bu ada Albarona'nın geleceği için yeni olasılıkların sunulduğu kapıları açan bir anahtar olarak bir çok yerden çok daha önemli bir rol oynayacaktı.