Aurn Melekleri ve Azuel'in Yükselişi! in Meleran | World Anvil
BUILD YOUR OWN WORLD Like what you see? Become the Master of your own Universe!

Remove these ads. Join the Worldbuilders Guild

Aurn Melekleri ve Azuel'in Yükselişi!

AURN MELEKLERİ   Kader diye bir olgu var bu diyarda… Bazen Tanrı ve Tanrıçaları bile eline alabilen bir olgu oluyor işte…   Cennet kolcusu Berenel gökyüzünde, cennet katlarından birisinde yer alan, kaidesinden dünyaya bakıyor ve olanları hoşnutsuzlukla izliyordu. Yeraltı krallığına koymuş olduğu o inanılmaz mühür aptal bir simyacı tarafından açılmıştı. Böylece karanlık geçmişte kötülük tohumlarından var olan ve yer altında hapis olarak yaşayan büyük kötülük serbest kalmıştı.   Berenel yayılan karanlığı görüyor, onu izliyordu; ama Cennet’i bırakarak Meleran’a inemezdi. Ona bireysel olarak müdahale edemezdi. Bir çok Tanrı ve Tanrıça’ya konan yasaklar onu da bağlıyordu.   Kaşlarını çatarak hızla arkasını döndü. Dev camdan salonun kudretli kapısını açarak “Hulahel!” diye haykırdı ve yeniden kapıyı hızla çarpıp kapatarak kaidesine döndü.   Dönmesi ile, tam önünde duran bembeyaz kanatlara sahip şeklinde karşısında belirmesi bir oldu. Bu bir Aurn’du. Cennetin en mütevazi hizmetkarlarından, Aurn meleklerinden birisi… İyilik dolu bir auradan oluşan kılıcı belinde sallanıyordu ve ait olduğu Tanrıçasına saygı ile bakıyordu.   “Meleran tehlikede!” diye bildirdi bilineni ilan edercesine Hulahel’e bakarak. “Şaşkoloz bir simyacı benim kayıp muhafazamdan bir parçayı kullanarak yer altına koyduğum mührü kırdı. Ve şimdi, Azuel’in cehennem tohumları yeniden Meleran’da serbest olarak geziyorlar.” Hulahel, Tanrıçasına baktı ve “Yapmamızı istediğiniz şey gayet iyi anlaşılıyor Tanrıçam!” dedi. “Ama şunu bilin ki dünya bizi yozlaştırır!”   Berenel ona kaşlarını çatıp baktı ve bir an sonra yüzü yumuşayarak “Ah Hulahel!” dedi. “Seni ve tüm Aurn Meleklerini özleyeceğim ama bunu yapmak zorundasınız. Bu sizin ruhunuzdaki saflığı zedeleyecek olsa bile yapmalısınız!” Aurn melekleri evrenin en saf canlıları olarak cennette doğmuşlardı ve cennete giriş izni olan tüm Tanrılara, en başta da Cennet Kolcusu Berenel’e sorgusuz itaat ederlerdi. Ona sevgi ile bağlıydılar. Dahası onun kolculuğu ilahi bulurdular.   “O zaman ucunda yozlaşmak bile olsa bunu yapmalıyız Tanrıçam!” dedi Hulahel. “Meleran’a gitmeli ve bu şerri artık, kökünden temizlemeliyiz!”   Aurn meleklerinin unutulmaması gereken bir özelliği ise dünyaya indikleri zaman kötülük yolundaki Tanrıların ellerinin de iyilik yolundakiler kadar onlara değeceğiydi. Dünyaya indikleri zaman, tüm varlıkları yeniden şekillenmeye başlayacaktı. Bu birden olmayacaktı; ama Meleran üzerinde tiktaklar çıkararak ilerleyen zaman, onlara yavaş yavaş nüfus ederek dokunacak ve onları ele geçirecekti. Bir Aurn meleği dünyaya indiği anda belki saf iyilikten oluşan bir melek olurdu; ama ya sonrasında… Yozlaşma bu saf iyiliği bozardı ve meleğin hangi yöne yöneleceği asla bilinemezdi...   Hulahel son kez Tanrıçasına baktı ve yavaşça arkasını dönerek kapıya yöneldi ama kapıdan çıkmadan yokluğa karışmıştı bile…   Melekler o anın hemen ardındaki anda dünyaya doğru yola çıktılar. Binlerce yıldız, Meleran’ın 3. Çağında, bir kış gecesinin ortasında kayıyordu. Büyücüler Vatan’da ya da binlerce farklı noktada birbirlerini yerken, Nin-Dara’lar ise yer altından çıkmış, sinsice onlara, yüzey halklarına sokularak onları yok etme, topraklarına konma ve belki de köleleştirme niyetindeyken işte Aurn Melekleri böylece desteğe geliyordular.   Meleran göklerinde görülen yıldızlara bir anda karanlık çöktü. Bu beklenmedik, her nereden geldiği belli olmayan karanlık karşısında hepsi bir bir sönmeye başlarken, Berenel’in acı çığlıkları cennet semalarında yankılanıyordu. Ne var ki yine de onlarca yıldız bu beklenmedik karanlıktan kurtularak, kendilerinde farklı varoluşsal durumlar ile Meleran’a iniş yapmayı başarmıştı. Ama bu kadar… Sadece onlarcası… Hepsi Meleran’a ve hatta bir kısmı Ku Oen’in çorak topraklarında bilinmeyen noktalara…   Yüzyıllardır bu gün için hazırladığı tuzağın çalışmasından memnun olan Azuel, Cehennemdeki tahtına oturdu ve etrafındaki alevlere, buzlara ve milyonlarca kötülük aracına bakarak “Artık kim kimi yönetiyor göreceğiz Cehennem!” dedi. “Daha fazla ezilmeyeceğim! Artık benim, hüküm zamanım yaklaşıyor!” Ve bir kahkaha, Cehennem semalarında katlarca çıkarak tüm acı çeken kötü ruhların üzerine çöktü.   (603 Yılı Aralık Ayı 8. Gün)

Remove these ads. Join the Worldbuilders Guild

Comments

Please Login in order to comment!